Çorlu

”Çorlu’da 33 Binadan 11’i Riskli”

Tekirdağ'da Riskli Binaları Tespit Ediyor

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde (NKÜ) görevli akademisyenler ile öğrencilerden oluşan uzman ekip, kentte depreme karşı riskli yapıları belirliyor. ‘Pilot bölge’ olarak seçilen Çorlu ilçesinde yoğun çalışma yürüten ekipten Dr. öğretim görevlisi Ahmet Bal, “Hızlı tarama olarak yapılarımızın öncelikle durumlarını tespit ediyoruz. Daha sonrasında riskli yapılar ya da seviyeleri ortaya çıkıyor. Mimari sistemden, taşıyıcı sisteme kadar giden bir yol haritası çıkartıyoruz. Buna göre de Çorlu’da 33 binadan 11 tanesinin riskli olduğu görünüyor” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, olası bir İstanbul depreminde etkilenecek iller arasında yer alan Tekirdağ’da, riskli binalar belirleniyor.

NKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’in talimatıyla, üniversitenin Yapı İşleri Daire Başkanlığı’nda kurulan bir ekip, 70 bin binanın bulunduğu Çorlu’yu ‘pilot bölge’ seçerek çalışmalarına başladı.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Dr. öğretim görevlisi Ahmet Bal, deprem riski altındaki Tekirdağ’da önemli bir çalışma başlattıklarını belirterek, şöyle konuştu:

-Bu çalışma kapsamında tek bir yapının depreme dayanıklı olması aslında bir şey ifade etmiyor. Çünkü depreme nerede yakalanacağımız çok belirsiz bir konu. Depremin ne zaman olacağı da belirsiz bir konu. Bu yüzden tüm şehrimizin depreme dayanıklı olması lazım.

-Biz de bu anlamda makro düzeyde bakıp, şehir ölçeğinde konuyu değerlendirmek istedik. Bu konuyla ilgili de öncelikle Tekirdağ’ımızın bina yoğunluğunu inceledik. Bina yoğunluğu deprem riski ile değerlendirildiğinde, detaylandırıldığında öncelikli olarak bu çalışmaya Çorlu’dan başlamaya karar verdik.

-Çorlu’da yaklaşık olarak 70 bin binamız var. Bu 70 bin binanın yaklaşık 20 bin tanesi, 1998 yılından sonra inşa edilmiş. Dolayısıyla 50 bin tane riskli binanın olduğunu düşünüyoruz. Bu amaçla bir çalışma ekibi kurduk.

-Çalışma ekibinin ana kemiğini aslında inşaat mühendisliği bölümü son sınıf öğrencileri oluşturuyor. Bunun dışında yine yüksek lisans ve doktora öğrencilerimiz de bir araştırma grubu olarak çalışmaya başladı ve yaklaşık 6 aylık bir çalışma temposuna girdik.

‘BİR YOL HARİTASI ÇIKARIYORUZ’

Tekirdağ merkezinde bulunan 55 bin binanın 6 bin tanesinin 1998 yılından sonra inşa edildiğini söyleyen Bal, önceliği o nedenle daha fazla bina bulunan Çorlu’ya verdiklerini belirtti.

Çalışmalarda 3 farklı yöntem kullandıklarını ifade eden Bal, şöyle konuştu:

-Bunlardan bir tanesi fema hızlı tarama, diğeri Kanada sismik tarama yönetimi, diğeri de Japon İndeks yönetimi. Bu 3 yönteme göre, hızlı tarama olarak yapılarımızın öncelikle durumlarını tespit ediyoruz.

-Daha sonrasında riskli yapılar ya da seviyeleri ortaya çıkıyor. Bu; hem yapıların üretildiği yönetmelik yıllarına hem zemin sınıflarına hem de binanın yapım koşullarına bağlı olarak değişiyor. Mimari sistemden, taşıyıcı sisteme kadar giden bir yol haritası çıkartıyoruz. Bu yöntemlerin uygulanabilirliği çok önemli.

-Tabii çalışmalarımızda özellikle Kanada sismik yönteminin Türkiye’deki binalarda daha uygun sonuç verdiğini tespit ettik.

-Ve bu amaçla da daha sonrasında, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrencilerimizle, bir daha detaylı analizler ile riskli çıkan binaları daha ayrıntılı olarak kontrol etmiş oluyoruz. Böylece hızlı taramada tespit edilen sorunlara, düzensizliklere ya da yapılara daha detaylı olarak bakmış oluyoruz ve risk seviyemizi kontrol etmiş oluyoruz.

‘YIKILACAK DİYE BİRŞEY YOK’

Çalışmaların ardından eski yapıların yıkılmasının söz konusu olmadığını belirten Bal, şöyle konuştu:

-Halkımızın bilmesi gereken en önemli nokta; ‘Bunlar, eski bina yıkılması lazım’ diye bir şey söz konusu değil. Bir yapı mühendislik hizmeti gördüyse, uygun yöntemler ile güçlendirilebilir. Buradaki esas kriter şudur; yapının yeniden yapım maliyetinin yaklaşık yüzde 30’unu geçmiyorsa; güçlendirme maliyeti kabul edilebilir. Bununla ilgili üniversitemizde birçok deneysel çalışma yapılıyor.

-Geliştirilen bu hibrit yöntem birçok yerde uygulandı. Bu yöntem ile beraber güçlendirme, yeniden yapım maliyetinin yüzde 8 ile 10’nun mertebesinde yapılarımızı güçlendirebiliyoruz. Aslında mimari fonksiyonlarını ve çevre kontrolünü bozmadan, binada çalışırken bunu değerlendirip, gerçekleştirebiliyoruz” dedi.

‘BİR BİNANIN İNCELENMESİ TAM 45 GÜN SÜRÜYOR’

Projede yer alan inşaat yüksek mühendisi Ali Melih Tecer de binaları kriterlerine göre seçtiklerini belirterek, “Daha sonra arkadaşlarımız, bu binanın rölevesini çıkartıyor, çizimlerini oluşturuyor. Bu çizimlerimize göre, bir Amerikan yöntemine göre, kriterlerimizi oluşturuyoruz. Hesaplarımızı yapıyoruz. Bu bina riskli mi, çok mu riskli yoksa kullanılabilir halde mi onu görüyoruz. Bir binanın incelemesi, tam 45 gün sürüyor” dedi. Gönüllü olarak projede yer alan NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Bilal Toprak da “Çorlu ilçemizde 33 tane binanın analizini yaptığımız zaman; Kanada yöntemini uyguladığımız zaman, 33 binadan 11 tanesinin riskli olduğu görünüyor” diye konuştu.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu