Mehmet YİRUN- Şafak TAŞOYAR/TEKİRDAĞ, (DHA)- TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, iklim değişikliğiyle birlikte kuraklığın yaşandığını belirterek, “Milli Kuraklık Merkezi’ni bir an önce kurmamız lazım. Bu bakanlığın ismini değiştirdik ama maalesef uygulamaya aktarılan çok önemli değişiklikler göremiyoruz. Bu merkezin temel görevlerinden, hedeflerinden bir tanesi de kuraklığa dayanıklı tür ve çeşitleri, bitki tür ve çeşitlerini, hayvan tür ve çeşitlerini koyunda, sığırda mutlaka ve mutlaka geliştirmemiz lazım” dedi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, sıcak ve kurak geçen günlerde özellikle tarımda üreticilerin yazlık ürünlerde verim almakta zorlandığını söyledi. Orta, “Bu gidişle iklim koşullarında bir toparlanma olmazsa, ekim ayına kadar zannediyorum ekim ve dikim alanlarında tekrar bir azalma ile karşı karşıya kalabiliriz. Üreticiler, üretme noktalarında girdi fiyatlarındaki yükseliş, iklim koşullarındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle çok şey yapmayabilirler, çok istekli olmayabilirler. Ne yapacağız? Yapmamız gereken Milli Kuraklık Merkezi’ni bir an önce kurmamız lazım. Bu bakanlığın ismini değiştirdik ama maalesef uygulamaya aktarılan çok önemli değişiklikler göremiyoruz. Bu merkezin temel görevlerinden, hedeflerinden bir tanesi de kuraklığa dayanıklı tür ve çeşitleri, bitki tür ve çeşitlerini, hayvan tür ve çeşitlerini koyunda, sığırda mutlaka ve mutlaka geliştirmemiz lazım. Biliyoruz ki bunlar veya geliştirilen bu tür ve çeşitlerin ülke koşullarına uygunluğunu test ederek bu merkez bunun ithalini sağlaması ve burada üretmemizin sağlanması lazım. Bunlar da mutlaka verim değerleri bir miktar düşük olacaktır. Örnek normal standart buğday çeşitlerini dönüme 500-600 kilo alırken belki bu kuraklığa dayanıklı tür ve çeşitlerde 300-400 kilogramlara düşeceğiz ama en azından kuraklıktan etkilenme riskimizi azaltacağız. Aksi halde bu süreç devam edecek ve hep söylediğimiz gibi 2040 bizim maksimum beklenti yılımız, kuraklığın en üst seviyede olacağı yıl. Bu dönemi böyle giderek karşılamaya çalışırsak, bırakın üretmeyi hep söylediğim gibi göçleri bile etkileyecek düzeyde bir doğal afet olarak karşımıza çıkacaktır” diye konuştu.
‘SERA GAZI SALINIMLARINI AZALTMAMIZ LAZIM’
İklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı önlem alınmasının altını çizen Orta, “Şimdi belki de fotoğrafın en son karesini konuşuyoruz. Halbuki onun önünde yapmamız gereken meseleler var. Ülke olarak, kıtalar olarak ve dünya olarak, sera gazı salınımlarını azaltmamız, yıllardan beri dünyanın ısınmasına katkı sağlayan insan olgusunu, insanın yarattığı olumsuzlukları, bu sanayide endüstride çok karşımıza çıkıyor, bunların mutlaka ve mutlaka azaltmamız lazım. Çevreyi artık çok dikkatlice kullanmamız lazım. Hem ülkemiz için hem dünya için işler iyi gitmiyor. Bu noktada insanlar maalesef bir de bu enflasyon koşullarda günü kurtarma telaşı içerisinde. Yaptığı uygulamaların, aktivitelerin doğaya verdiği zararı hiç düşünmeksizin bu bütün sektörlerde böyle, tarımda da böyle, sanayide de böyle turizmde de böyle.
Bu kainatta nohut tanesi kadar büyüklüğü olan dünyayı bu gidişle maalesef sürdürülebilir olmaktan çıkaracağız” dedi.
‘ÇİFTÇİYİ KURAKLIK KAPSAMLI SİGORTALAMAK LAZIM’
Prof. Dr. Halim Orta, Türkiye’de doğudan batıya tarımda üretim planlaması yapılması gerektiğini ifade ederek, “Çiftçiyi kuraklık kapsamlı sigortalamak lazım. Bu ne demek? Siz eğer çiftçiyi kuraklığa karşı sigortalamazsanız nasıl yağmura, doluya karşı sigortalıyorsunuz? Makul primlerle üretici ekiyor ürünü, ‘Olur da bir sel felaketi olursa ben bunun bir miktarını sigortadan alacağım diyor’ ve yüzde 80’i de alıyor. Kulaklıkta böyle bir hadise yok. Bu yıl ilk kez denediler, primler çok yüksekti çiftçilerin yüzde 90’ı yaptıramadı zaten. Üretici, ‘Ektim, diktim kuraklık olursa ve oldu’ diyor. Bir dahaki yıl yapacak gücü yok, üreticinin tedirginliği var. Seneye de kurak olursa ben ne yaparım korkusuyla mutlaka üretimden uzaklaşacaktır. Bir an önce çiftçiyi çok uygun primlerle kuraklığa karşı sigortalamak ve onun azmini, üretim şevkini, isteğini kaybetmemesini sağlamak lazım” diye konuştu.
‘ÇALIŞMALAR YAPILMADIKÇA, KURAK KOŞULLARDA ÖNEREBİLECEĞİMİZ HİÇBİR ŞEY OLMAZ’
Kuraklığın dünyanın tanımladığı 31 doğal afet içinde ilk sırada olduğunu söyleyen Prof. Dr. Orta, “Sebebi tüm canlılar ekosistemi etkiliyor, en fazla insanları etkiliyor. İşte yangın oluyor, doğadaki yaşayan hayvanlar, canlılar etkileniyor. Ama kuraklıkta bundan etkilenmeyen hiç kimse yok. Kuraklık olursa mesela Arabistan’da bir şey yetiştirebiliyor musunuz? Çöllerde, İsrail nasıl yetiştiriliyor? Suyla yetiştiriyor. Suyu buldu, etkin sulama yöntemleri ile damla ve toprak altı damla sulama yöntemleri ile ilgili yatırımlar altyapıyı kurdu ve bunu sağlayabiliyor. Biz ülkemizde bu çalışmalar yapmadıkça, kurak koşullarda önerebileceğimiz hiçbir şey olmaz. Bu su kaynaklarına bir kere ulaşmamız ve bunları geliştirmemiz lazım ki, bu koşullarda kullanıp yetiştiriciliğine devam edebilelim” dedi. (DHA)
FOTOĞRAFLI