Olgay GÜLER / EDİRNE, (DHA)- TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilciliği tarafından 17 Ağustos büyük Marmara depreminin 23’üncü yılında bilgilendirici fotoğraflardan oluşan sergi açıldı.
Marmara’da 17 Ağustos 1999’da meydana gelen 7.64büyüklüğündeki depremle birlikte, meclis araştırmasına göre 18 bin 373 vatandaş yaşamını yitirdi, 48 bin 901 kişi ise yaralandı. Acıların halen dün gibi hissedildiği afetin 23 yıldönümünde, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilciliği de kent merkezindeki Bedesten Çarşısı’nda, depremle ilgili bilgilendirici resim ve yazılardan oluşan sergi açtı. Serginin açılışında konuşan İl Temsilcisi Kadir Aydoğdu, aradan geçen 23 yıla rağmen depremle gerçek anlamda yüzleşilmediğini söyledi.
‘DEPREME KARŞI HAZIRLIKTA MESAFE KAYDETMEDİK’
Büyük Marmara depreminin üzerinden geçen 23 yılın ardından hiçbir tedbir alınmadığını söyleyen Aydoğdu, “Başta İzmit, Yalova ve Adapazarı olmak üzere Doğu Marmara’nın tamamı ekleyen 7.4 büyüklüğündeki deprem, gerekli tedbirler alınmadığında doğal afetlerin ne büyük toplumsal felaketlere dönüşebildiğinin en acı örneği olarak tarihe geçti. Depremin yarattığı yıkımın ve yaşadığımız toplumsal travmanın büyüklüğüne rağmen, aradan geçen 23 yıl boyunca deprem gerçeği ile gerçekten yüzleştiğimiz, yeni depremlere hazırlanma konusunda mesafe kaydettiğimiz söylenemez” dedi.
‘AYNI FELAKETİN YAŞANMAMASI İÇİN DERHAL ADIM ATILMALI’
Son yıllarda yaşanan her depremin 17 Ağustos 1999’da yaşanılan büyük felaketi çağrıştırdığını belirten Aydoğdu, “Mevcut durumda artan nüfus ve yapılaşma nedeniyle yaşanacak benzer bir felaketin sonuçları çok daha ağır olacaktır. Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalıdır. Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir” şeklinde konuştu.
‘FELAKETİN TEK SEBEBİ BİLİM VE TEKNİĞİ YAPILARDA UYGULAMAMAK’
Edirne Kent Konseyi Başkanı Nihat Çolak da depreme karşı binaların fiziki üretiminin çok iyi tasarlanabileceğini belirtti. Çolak, “Böyle afetleri yaşamamızın tek sebebi bilimi ve tekniği yapılarımızda uygulayamamak. Yanlış yapılaşma alanlarında bina üretmek. Zemin de çok önemli. 30 Ekim 2020’de İzmir depremini de yaşadık ve 117 vatandaşımızı kaybettik. Orada da gördük ki 70-80 kilometre uzaklıkta Sisam adasında oluşan deprem 70 kilometre ileride İzmir’de yıkıma neden oldu. Bugün Marmara’da yaşanacak bir depremde Edirne merkezinde yıkım olmayacağının kimse garantisini veremez. Bu yıkımların özellikle zeminden kaynaklandığını, zemindeki sıvılaşmadan oluştuğu, yapı sürecinde nitelikli mühendislik hizmeti alınmadığından oluştuğunu gördük. Yani mühendislik hizmeti almayan yapılar, dere yatakları gibi yanlış alanlarda oluşturulan yapılaşmalar her an için riskli alandır” ifadelerini kullandı. (DHA)
Sitemiz abonesidir. Bu kategoride yer alan haberler Demirören Haber Ajansı Muhabirleri tarafından geçilen haberlerdir ve sitemiz editörleri tarafından herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır.